Ruh İkizleri/İkiz Alevler
Bir insanla tanıştınız. Onunla göz göze geldiniz ve sanki sizi gemiye çeken bir ışına yakalanmış gibi hissettiniz. Manyetik çekim öylesine güçlü ki, daha önce tecrübe ettiğiniz hiçbir şeye benzemiyor. Ve şunu biliyorsunuz: “Bu tam da aradığım şey, bu tüm hayatım boyunca beklediğim şey. Bundan sonra sonsuza dek mutlu yaşayacağım. Beni bütün yapan ve tamamlayan kişiyi buldum.” Doğru mu?
Yanlış! Ruh İkizi macerası birinci sırada romantizm olan bir yolculuk değil ve bunu zor da olsa öğrenmemiz gerekiyor. Özellikle başlarda kocaman balonlarla yazılan o büyük aşk kavramı ansızın patlamadan önce. Çok geçmeden 3B realiteye döneceğiz ve egolarımız bizi tekmelemeye başladığında acı içinde bir ileri bir geri çekilmeye başlayacağımız yeni normalimize ulaşacağız. Bu da bizi çoğu durumda acılı bir ayrılığa götürecek. Ruhumuzun bir yarısını 7/24 kafamızda tutmak o kadar da yardım edici değil. Delirecek gibi hissediyoruz ve tüm korkularımız, negatif semptomlarımız ortaya çıkıyor ve kendimize soruyoruz: “Beni buraya getiren şey neydi, ve neden bir türlü bunun içinden çıkamıyorum?”
Ruh İkizi fenomeniyle, bunun süreci ve içinden geçeceğimiz aşamalarıyla ilgili çok fazla yazılar yazıldığından artık bunları tekrar etmemize gerek yok. Pek bahsedilmeyen ve asıl anlamamız gereken bunun amacı ve Ruh İkizleri arasındaki enerji dinamikleri ve bunun nasıl çalıştığı. Bu ikisini ve enerji dilini anlamak, bu yolculukta gerçekten ve tümüyle ileri gitmemize yardımcı olacak.
Ruh İkizleri neden burada?
Genelde yaptığımız yanlış, bu ikiz-alev bağlantısını romantik bir deneyim gibi anlamak. Çünkü duygular çok derindir ancak, onlar birinci sırada değiller. Romantizm ancak daha ileri aşamalarda kekimizin kreması olabilir. Ama buna ulaşana kadar daha yapacak çok işimiz var. Şimdilik, bu fikirden ne kadar çabuk kurtulursak o kadar hızlı ilerleriz. Bu aşk kelimesi balonu bizim için kişisel bir yemden başka şey değil. Burnunun ucunda havuç tutulan bir tavşan gibiyiz ve bu bizi ilerlemeye teşvik ediyor. Bu sanki, evrenin bizim için şöyle söylemesidir: “İşte bu sahip olabileceğin bir şey. Şimdi Dünya üzerindeki cennetten bir yudum al bakalım. İşte bu sana 5B’de olmanın hissettireceği şey. Ama şimdilik 3B’deki işimize dönüp çalışmaya devam edelim.” Bizler için en sevdiğimiz, en çok istediğimiz şeyi bırakmak en acı şey gelir. Terk edilmiş, gözden çıkarılmış, istenmeyen, tamamen kafası karışmış ve tükenmiş hissederiz. Karşımızdaki kişiyi kovalamaya ya da kaçmaya kalkarız. Cevaplar aramaya başlar, ikiz alevlere dair yazılmış makalelere dalarız ve bunun daha önce yaşadığımız herhangi bir şeyden farklı olduğunu öğreniriz. Ruhsal dünyaya atılmışızdır ve hızla yeni bir gerçekliğe uyanmaktayızdır. Bu daha önce hiç denemediğimiz bir roller coaster yolcuğudur ve sadece bitmesini isteriz. Tek istediğimiz, artık bu insanla beraber olmaktır.
Sadece bunun nasıl olacağını bilememekteyizdir, çünkü kafamız öğrenilmiş davranış kalıplarıyla buna 3B/EGO/zihin seviyesinde çözümler aramaktadır. Kesin olan şu ki, cevaplarımızı asla 3B perspektifinden alamayacağız. Toplumsal geleneklerden eğitime, okul ve kiliselerden haberlere, devletlere ve pazarlamaya kadar bu 3B matriks programlamasından öğrendiğimiz ve aldığımız hiçbir şey bu deneyime uymamakta ve bunu açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Dahası, ruh ikizi macerası bizi tüm bu şeyleri bırakmaya zorlar. Ancak ve ancak bundan sonra bir yeniden birleşme mümkün olabilir. Neden böyle olduğunu şimdi inceleyeceğiz.
Ruh ikizleri öncülerdir ─ statü/EGO anlamında değil, ruhsal anlamda. Bu insanoğlu ve dünya gezegeninin hizmetinde olmakla ilgili, insanları kendi özlerine dönüşlerinde yardım etmekle ilgili bir liderliktir.
Bunun gerçekte ne olduğunu ve neden bu kadar değişim dönüşüm gerektirdiğini anlamak için ruh ikizlerinin gerçek amaçlarını incelememiz gerekiyor:
1. Yeni Dünya Enerji Izgarasının Yaratılması ve Güçlendirilmesi
Ruh ikizleri itilme çekilme ve kopmayı içeren acılı süreci deneyimlerken bir arayışa girerler. Bu süreç tarafları onarmakla kalmaz, aynı zamanda dünyanın dört bir yanındaki diğer ikizlerin de birbirlerine bağlanmasına, deneyimlerini paylaşmasına ve birbirlerini görevlerinde desteklemelerine yardımcı olur. Bizler kabilemizi buluyor ve işbirliği yapıyoruz. İkizler ve ışık işçileri ışığı iletmek, tutmak ya da gerektiğinde yaratmak üzere tüm dünya çevresine, portallara ve diğer önemli noktalara stratejik olarak yerleştirilmiştir. Bazıları kalıcı olarak tek bir noktaya yerleştirildi ki o bölgeye yeni topluluk modelleri, kendi kendine yetebilen yaşam biçimleri, yeni eğitim öğretim ve iş modelleri vs. getirebilsinler. Onlar böyleyken bir de gezgin olanlar var. Onlar da her zaman sevgi ve ışığın gerektiği bir sonraki bölgeye bir sonraki çağrıyı iletmeye hazırdırlar.
2. Gezegen ve İnsanlığın Uyanışını Desteklemek
Ruh ikizleri bu kritik zamanda gezegenin uyanışına yardım etmek için enkarne oldular. Diğer ışık işçileriyle (yıldız tohumları ve meleksi varlıklar) birlikte yanyana yürür ve gerek gezegenin, gerekse de insanlığın titreşiminin yükselmesine yardımcı olurlar. İkizler, ayrı geçen uzun zamandan sonraki yeniden bağlantının verdiği güçle ilk fiziksel karşılaşmalarından itibaren artan, yüksek seviyede titreşim taşırlar. Bu bir nevi saf, koşulsuz sevgi patlamasıdır. Bu yüzdendir ki o inanılmaz derecede fantastik gelir. Gezegende ışığın artması için bu yüksek enerjiye ihtiyaç vardır. Şu anda karanlık ve aydınlığın dengesine ulaşmış bulunuyoruz. Titreşim daha çok arttıkça ışığın zirveye ulaşıp dünyayı ele geçireceği ve karanlığı dönüştüreceği zirveye de daha çabuk ulaşacağız. İkizler dahil ışık işçileri işte bu düşük enerjilerin dönüştürülüp gezegenin 3D ilüzyonundan ve acıdan kurtulması, yüksek enerjilerin demirlenmesi için buradalar.
2. Soyların ve Kolektif Bilincin Şifalandırılması
İkiz alevler sıklıkla sorunlu, eril-dişil enerji dengesi bakımından bozuk ailelerde enkarne olurlar. Bu aileler hor kullanan ya da aşırı korumacı olabilirler. İkiz alevler, daha sonra yükselecek olan diğerlerine bu konuda yardımcı olacakları için bu dengesizliği deneyimlemeyi seçerler. İkizler uyanıp da gerçek amaçlarını anladıklarında ve kendilerini onarmaya başladıklarında bu tüm aile soyunu etkiler ve değiştirir. İkizler tüm genetik geçmişleri için enerji alanını ve zaman çizgisini değiştirir temizlerler. Böylece gelecekte bu soydan doğacak çocuklar doğrudan yeni bir Dünyaya doğarlar. Karmadan arınmışlardır. Aynı şekilde kolektif acı da şifalanır. İkizler kendilerini yeterince iyileştirdikten ve enerji değişimine alıştıktan sonra, ─ki bu kalp çarkalarımızdan gerçekleşir─ kolektifi desteklemek/iyileştirmek için daha ve daha çok çağrılacaklar. Bu ilk etapta rahatsız edici ve sürekli geçmişi tekrar etmek gibi gelecektir. Çünkü sistemimizden akmasına izin vereceğimiz düşük enerji miktarı daha önce bunu tek başımıza ya da sadece ikizimizle yaptığımıza göre çok daha fazladır.
4. Yeni İlişkileri ve Aile Şablonlarını Öğretmek
İkizler, uzun süredir alıştığımız, ilüzyonların dışındaki yeni dünyanın nasıl olacağını insanlığa göstermek için buradalar. Dünya yaşamı bundan böyle güvenilirlik, özgürlük, bireylerin ve insanlığın öz-sevgisi ve birlik bilinci ile devam edecek. Tüm bunlar da ancak insan egosu özgür bir ruha dönüştüğünde ve kalpler koşulsuz sevgiye açıldığında mümkün olacak. Bu korkunun da tümüyle ortadan kalkması demek. Yeni Dünyada eril ve dişil enerjiler tam bir denge içinde olacak. Dişil yaratıcı taraf, en doğru esin kaynağı olan kalpten fikirleri çekerken, eril yaratıcı tarafımız ise bu fikirlerin gerçekleştirilmesinde rol oynayarak kusursuz bir işbirliği yapıyor olacaklar. İkiz alevler işte bu dengeye ilk gelecek ve bu bütünlüğü genişleyen bir dalga gibi dünyanın dört bir yanındaki diğer ikizlere yayacak olanlar. İkizler yeni ilişkiler ve aile şablonları için bağımlılıklardan kurtulmuş, anlamsız yüklerden ve tavizlerden kurtulmuş rol modellerdir. Güvensizlik ve korkunun olmadığı bir dünyada, herkesin olduğu gibi değer gördüğü bir dünyada bu, gezegenin yeni normali olacak.
5. Yeni Sosyal Şablonları Öğretmek
İlişki ve aile şablonlarına benzer şekilde, 5. Boyut toplumunu mümkün kılmak için değişmesi gereken bir de sosyal şablonlar vardır. Bunlar da merhamet, özgürlük ve doğruluğa bağlıdır. Dürüstlük ise kendiliğindendir. Bugün insanlardan bir günlüğüne yalan söylememelerini isteseniz birçoğu bunu yapamaz. Çünkü egolarımız yalanı bir kendini savunma aracı gibi kullanır. Bu bizim ışık gücümüzle değişecek. Gelecekte nasıl bir uyum içinde yaşayacağımızı onlara öğreteceğiz. Kitleler birbirlerine yardım ederken her bir bireyin özelliklerine de saygı gösterecek. Aynı şey iş dünyasında da geçerli olacak. EGOnun olmadığı ve varlığımızın doğal olarak onurlandırıldığı bir dünya düşünün. Modaya ihtiyacınız olmayacak, gösterişli arabalara, makyaja, kozmetiklere, şampuan ve deodoranta ihtiyacınız olmayacak. Bunu kendiniz test edin ve alışveriş mağazalarıyla dolu bir caddeyi baştan aşağı yürürken yeni dünyada hangisine neden ihtiyacınız olacağını bir düşünün. İlginç değil mi?!
Şimdi… Ruh ikizlerinin amaçlarını öğrendiğimize göre artık biraz daha derine dalıp bu ikiz alevlerin dinamiklerini inceleyelim ve bize ne olduğunu, bu sürecin başta neden bu kadar zor ve acılı olduğunu anlamaya çalışalım. Bu ilişkinin enerjisel dinamikler anlamında nasıl çalıştığını anlamak da çok önemli. Ancak böylece bunu bir ilerlemede kullanabilir ve içsel huzur ve dengeyi sağlayabiliriz.
Bakış I – Ruh ikizin sensin
Bu pek çoğunun hala 3 Boyut düşünce ve inanç sistemlerindeyken anlamakta güçlük çektiği konudur. Kurban bilincine kayarız, suçlarız, yargılarız, “şöyle dedi, böyle dedi” deriz ve hep diğer yarıya, hep onların çözmesi gereken korkulara ve sorunlara odaklanırız. Pekala… Bunun üstünü çizelim artık! Ne kadar çabuk yaparsak o kadar iyi. Tabii bu sizin seçiminiz. Eğer 3 boyut şablonlarından ve bu itme çekme, kaçma kovalama oyunlarından hoşnutsanız buyurun, istediğiniz kadar takılın. Ama şunu garanti ederim ki; bu koşullar altında ikizinizle kalıcı bir tekrar birleşme asla mümkün olmayacak.
Şunu anlamak zorundayız: İkizimiz biziz. Bizler iki bedende bir ruhuz. Bu yüzden, Onu her ne için suçluyor ya da neyle yargılıyorsak aslında kendimizi aynı şeyle suçluyor ve yargılıyoruz. Onlar bizim nihai aynalarımız ve Onlar bize kendi iyileşme ve gelişimimiz için neye ihtiyaç varsa onu veriyorlar. Bu her zaman egomuzun istediği şey olmaz. Bu yüzden Onu sizi görmezden geldiği için suçladığınızda siz neden kendinizi görmezden geliyorsunuz? Onları hisleri hakkında dürüst olmamakla suçladığınızda siz nerelerde kendinize karşı dürüst olmadınız?
Bakış II – Hepsi seninle ilgili
Her şeyin kendimizde bittiğini artık anlamamız lazım. Eğer kendimizi iyileştirirsek diğer yarımızı da iyileştiririz.
Burada ben ya da O yok. Burada sadece “biz” var. Ve ne kadar hızlı kendimize, kendi sorunlarımıza, kendi iyileşmemize odaklanırsak ikimiz için ve insanlık için de frekansımızı o kadar hızlı arttırırız ve bütün için dengeyi yakalarız. İçimizdeki çocukla ve egoyla çalışmak, korku frekanslarını sevgiye çevirecek enerji dilini öğrenmek ve affetme ile şükran duyma üzerine çalışmak bu konuda kilit rolü oynarlar. Bu süreç bizi ilahi asıl benliğimiz olmaya ve üzerimizde bize uymayan ne varsa düşürmemize götürür. Üzerimizdeki her sahte katmanı soyup attıkça da süreç bizi daha çok tahrik eder ve sonunda kendi öz-sevgimizi geri kazanırız. Bu hâl kendinden şüphe duymayan, incinmeyen, güvensizlik ve korkunun uğramadığı bir haldir.
Tam bu noktada egomuz söze karışacaktır: “Ben burada tüm bu çalışmayı üstlenirken O neden hiç emek harcamıyor?” Pekala… Daha net bir anlayış için bir sonraki maddeyi okuyun.
Bakış III – Kadın lider konumdadır
Bunu anladığımızda farkındalığımıza karışacak ikinci parçamız dişil özellikleri ve erkek enerjilerini taşıyor olacak. Dişil enerji yaratıcı enerjidir. O sezgiyle ve yüreğiyle yaratarak niyeti belirler. Ardından, eril enerji ve yaratıcı enerji bunu takip eder ve hayata geçirir. Bu başka türlü olamaz. Bu yüzden, eğer bağlantıda siz daha dişil tarafsanız (dişil enerjinin daha fazlasını siz taşıyorsanız─ki bu cinsiyetinizden bağımsızdır) bunu kabul edecek olan sizsiniz. Eğer alıp iyileştirmesi için ikizinizi bekliyorsanız daha çok beklersiniz. Bu asla olmayacak çünkü O (erkek olan) ancak sizin enerjinizi takip edecek. Eğer enerjetik alanda sizin duruşunuz bekleme ya da korku tabanlı ise O (erkek taraf) da aynısını yapacak. Eğer siz ilerlemeyi seçer, bir şeyleri değiştirir, görevinize atılır, korkularınızı bırakır ve size ait olmayan şeylerden kurtularak kendi kalbî gerçeklerinizi takip etmeye başlarsanız O da arkanızdan gelecek ve aynısını yapacaktır. Üstelik bunlar hakkında kendisiyle 3B fizik realitede konuşmanıza da gerek yok. Kalp çakralarınız vasıtasıyla birbirinize bağlı olduğunuz için Ona enerjik düzlemde ilham vereceksiniz. Dişil taraf olarak öncülük edip korku ve travma motifini ne kadar dönüştürürseniz eril taraf da şifalanmış halde sizi izleyecek ve yeniden birleşmeyi hayata geçirecektir. Daha çok dişil taraf niyetini belli edecek ve geleceği gerçekleştirme için yolu temizleyeceği enerjetik fırsatları yaratacaktır. Şunu anlamalısınız ki erkeğin işini yapması için size ihtiyacı var.
Bakış IV – Sessizlik altın değerindedir
Ruh ikizlerinin ayrılmaya zorlanmasında pek çok kafa karışıklığı akla gelmektedir. Şunu anlamamız gerekiyor ki, bu ayrılmaya ruhumuz rehberlik ediyor ve bunun bir anlamı var. Ruhumuz kendi kendimize eğilmemizi, kendi sorunlarımız ve şifalanmamız üzerine çalışmamızı istiyor. Diğer yarımız tarafından tahrik ve rahatsız edildikçe gelişimimiz çok daha hızlı oluyor. Bedenimiz böylesi yüksek titreşimli bu aşırı şişirilmiş “aşk oyununa” uzun süre dayanmaya hazır değil. Çünkü hala yanımızda çok fazla yük ve düşük enerji taşıyoruz. Bu iki frekans arasındaki sürtünme öyle yüksek ki ikizimizle birlikte olmamız demek bildiğiniz yanmak ya da tüm sistemimizin çökmesi demek. Bu sebepledir ki: Kendi en yüksek iyiliğiniz için sessizliğin getirdiği ödülü hatırlayın ve bu zamanı kendi derslerinizden kaçıp kaçan kovalanır oyununu oynamak yerine kendi üzerinizde çalışmaya adayın.
Bakış V – Anahtarı içimizdeki çocuk tutuyor
Dünyadaki yolculuğumuza başladığımızda bu 3B oyununa ve programlanmış şablonlara ve yanlış inanç sistemlerine alışmak uzun sürmez. Her şey yokluk ve rekabet üzerine kuruludur. Bir konuda kötü olup daha iyisi olmak için savaş vermek, yükseğe sıçramak, daha iyi performans göstermek… Bizim realitemiz buydu. Bizlere okulların, cami/kiliselerin, devletlerin ve sektörün neler öğrettiğini ve dayattığını hiç sorgulamadık.
O yüzden, çocukluğumuzda büyürken, yaralanmış ve incinmiştik çünkü tüm bu programlamalarla özümüzde getirdiğimiz esin ve duygu uyuşmuyordu. Bugün yaşadığımız tüm korkularımız ve travmalarımız işte o dönemden gelmektedir. Her bir zorlukla karşılaştığımızda zihnimiz geçmişten kalma o sıkıntılı anıları çağırmakta ve bizi aynı korumacı, aciz çocuk bilinciyle etkilemektedir. Bu da öfke atakları, ağlama ve mutsuzluk olarak bize döner. İçimizdeki çocuğu iyileştirmeyi ve bu kalıplardan kurtulmayı akıl edene kadar da kendimizi hep aynı çıkmazın içinde buluruz. İçimizdeki çocuğu farkettirip tetiklemede ruh ikizimizden iyisi yoktur. Biz halen kendimizi sabote modundayken, içimizdeki çocuk egonun besinidir. Ona korku kalıplarını hatırlatarak bizi bloke eder. Eğer içimizdeki çocuğu en iyi dostumuz yaparsak ego yeterli enerjiyi bulup araya giremeyecek ve titreşim yükselmeye zorlanacaktır. Neticede de korku kalıpları sevgi kalıplarına doğru yol alır.
Bakış VI – Duygularla hareket etmek iyidir!
3B matriksin bir başka yanlış programlaması da duygularımızla hareket etmenin yanlış olduğu bilgisidir. Ağlamak, bağırmak, katılarak sesli gülmek ya da toplum içinde şarkı söylemek ego tabanlı bir toplum için ayıp ve kaçınılması gereken bir durumdur. Anlamamız gereken şey, aslında duygularla hareket etmek iyidir! Bu bir sebeple hissettiğimiz duyguya verdiğimiz doğal, refleks bir tepkidir. Bu, enerji boyutunda bir kusma gibidir. Çocuklar bu refleksi kullanırlar. Sistemlerine bir enerji girsin; çığlık atarlar, ağlarlar, silkelenir/hareket ederler. Ve birkaç dakika sonra her şey yatışmış düzelmiştir. Bu davranışları, biz Onları böyle yapmalarının yanlış olduğunu öğretene kadar devam eder. İşte biz bu toksik enerjiyi sistemimizde tutarız ve duygusal bedenimizi sürekli artan negatif yükle doldururuz. Duygusal beden bunları taşıyamaz hale gelince artık fiziksel beden bunları depolamaya başlar. Sonuç, kas ağrıları, önce iltahaplanmalar ve ardından daha ciddi hastalıklar, hatta kanser, kalp krizi ya da felçlere kadar gider.
Bağırma ve ağlama yüzünden kendimizi suçlamadan önce arka taraftan bakıp bu tepkilerin üzerimizdeki zararlı enerjilerin boşalması için bir fırsat olduğunu anlamamız ve buna minnet duymamız gerekiyor. Bunu balık zehirlenmesiyle kıyaslayabilirsiniz. Mideniz sizi kusturacak doğal bir refleks sergiler. Eğer bu refleksle savaşır ve besini midede tutarsanız çok hastalanır, hatta ölebilirsiniz. Kendinize büyük bir iyilik yapın ve bundan sonra böyle enerji boşalmalarıyla karşılaştığınızda bu fırsat için şükran duyun ve bunu onunla vedalaşmak için kullanın. Bu tecrübenizi
anında daha yüksek bir titreşime taşıyacaktır.
Bakış VII – Görevinize şimdi başlayın
İkiz alevinizin burada bulunma sebebiniz olan misyonu yerine getirmede size yetişmesini beklemeyin. Sizlerin teker teker ve tekil olarak bütünlüğe ulaşmanız bekleniyor. Evren değişim dönüşümle çalışır; hazır olana kadar herkesin beklenmesiyle değil. Birer ışık işçisi olarak sizler buraya bazı yetiler ve görevlerle doğdunuz. Çocukluğunuzu ve kişiliğinizi keşfederek kim olduğunuzu bulun. Ardından yeteneklerinizi başkalarına yardım etmek için kullanın. Bu büyük ve önemli bir şey olmak zounda değil. Tek bir kişiye yardım ederek bile bir dalga etkisi yaratırsınız. Göreviniz size aynı zamanda dünyadaki amacınızı veriyor ve bunu yerine getirerek insanlara yardım etmek size tarifi zor bir haz verdiği gibi, aynı zamanda da kendi ilerlemenizi ve daha dengeli bir varlık olmanızı sağlıyor. Enerjileri işe yarar bir şeye dönüştürmek onları sevginin yüksek titreşimlerine ve merhamete dönüştürmeye yardım ediyor. Kavuşma gerçekleşmeyecek gibi kendi yaşamınızla ilerleyin. Kendi kendinize yetmeye ve mutlu olmaya çalışarak ilerleyin. Ama kalbinizin bir köşesinde, aranızdaki tüm enerji blokajlarınız kalktığında ikizinizin size katılacağını bilin.
Bakış VIII – Biz dönüştürücüleriz
Duyguları şükranla dışa vurmayı öğrendiğimizde ışık işçisinin ilk ödevini yerine getirmiş oluruz. Çünkü düşük frekansların yüksek frekanslara dönüşme şekli budur. Suçlama ve yargılama yerine şükran ve affedicilik hissetmekle titreşimi hızla yükseltiriz. Bu bize farklı bir perspektif kazandırır ve her durumdan faydalanma olanağı sağlar. Bu bana ne öğretti? Burdan kendimle ilgili ve gelişimimle ilgili neyi keşfettim? Bu güne kadar tanışıp da benim için çok önemli olan kimle henüz buluşmadım? Bunlara 5B perspektifinden baktığımız zaman tüm tecrübelerimizdeki mükemmelliği ve amacı anlarız. Biz enerjinin dilini anladıkça enerji dağılmaz ama dönüşür ve anlarız ki aslında direksiyon hep bizdeydi ve aşağı korkuya doğru mu sürecektik, yoksa yukarıya, sevgiye doğru mu, bunu biz yönettik.
Bunu mikro seviyede çözdükten sonra insanlık için geniş bir ölçekte yankı bulacak kolektif bir şifalanmaya atılıyoruz. Bu ilk etapta çok başa çıkması zor olabilir ve alışana kadar enerjiyi dönüştüren kalp çakramız için acı verici olabilir. Ama şunu anlamamız gerekiyor: Bizden daha büyük bir organizmanın parçasıyız. Belki şimdi karaciğer hücrelerinizin gözünden hissedip toksik alkolü vücuttan atmak için nasıl bir mücadele verdiğini anlayabilirsiniz.
Başka bir yolla daha enerji dönüştürme yapıyoruz. Dünyaya inen tüm yüksek enerjiler bu gezegende vücutlanmak zorunda. Böyle enerjileri alırız ve insanlar ya da dünyanın almaları için uygun hale getiririz.
Bu yüzden lütfen dikkat edin. Eğer düşük, yalnız, moralsiz, üzgün vs hissederseniz bunları kolektifte dönüştürmek için muazzam bir iş yapıyorsunuz. Enerji boşalmalarını kutlayın ve onları mutlaka enerjiyi yükseltmede kullanın. İşte, ışık işçisi görevi budur! Işık ile karanlık arasındaki savaş açık ve açıkta bir savaş değildir. Bu hepimizin kendi içinde cereyan eden bir savaştır ve hangisine enerji vereceğimizi biz seçeriz. Bilgece seçin. Sevgiyi seçin.
Bakış IX – Artık 3B okulunu bitirmeliyiz
Sık sık kendimize sorarız: Bu kadar acıdan zorluktan geçmek zorunda mıyım? Daha önce de belirttiğimiz gibi, çoğu ikiz zorlu ailelerde doğmuştur. Neden? Altında eril ve dişil enerji arasındaki dengesizliği anlamaktan başka 3B programlamayı ve nasıl çalıştığını anlamamıza bağlı sebepler de yatıyor. Sistemin kırılması için içine sızılması, onun bizim sevgi ve ışığımızla yeniden programlanması gerektiğini anlamamız gerekiyor. Ancak bu şekilde bu yolculukta olan diğerlerine merhamet geliştirip onlara yardımcı olabiliriz. Biz, buraya geliş amacımızı gerçekleştirmek üzere hazırlanıyoruz.
Bakış X – Eski hayatın yok olacak
Bu kabul etmesi en güç olanlardan. İkizlerden şunu ne sıklıkla duyarız dersiniz? “Hayatım Onunla tanışmadan önce daha stabil, daha ve düzgündü ve daha mutluydum”.
Hımm… Üzgünüm… Peki bu gerçekten doğru mu? Birinin sizde nasıl böyle bir etkisi olabilir? İkiz alevler deneyimi sizi bir sebeple sallayıp silkeliyor ve sizi en derin seviyede zorluyor. O sizi kendi ruhsal özünüzü keşfetme ve en gerçek, en özgün siz olma yolunda zorluyor. Bu da sizi size ait olmayan her şeyi bırakmaya, içsel gerçekliğinizle örtüşmeyen her şeyden kurtulmaya itiyor. Bu yüzden, siz gitmesine izin verene kadar, sadece başkalarını memnun etmek için yaptıklarınız, başkalarının beklentilerini yerine getirmeye dayalı tüm davranışlarınız acı acı yüzünüze çarpmaya devam edecek. Aksi halde ev, para, insanlar gibi büyük kayıplar yaşayacaksınız. Siz bu sürece direnç gösterdikçe de o daha zorlaşacak. Bu şekilde tüm zorlu koşullara rağmen evrensel akışa güveniyor muyuz, bu test ediliyor. Tüm bağımlılıkları ve kontratları bırakarak tam özgürlüğe ulaşmamız bekleniyor. Tüm programlanmış kalıpları ve inanç sistemlerini bırakmaya ve bu 3B matriksten kurtulmaya zorlanıyoruz. Yeni Dünyada bu eski enerjilere yer yok. Mutlu ve bütün olduğumuzda bunlara ihtiyacımız olmadığını zaten anlayacağız. Kısacası: Öz-sevgiyi bulma yolculuğundayız. Kaynağın enerjisini kendimizde taşıdığımız sürece Tanrı’ya bizi en çok yaklaştıracak öz-sevgisini bulacağız.
Bakış XI – Kavuşma ancak çok yüksek titreşim seviyesinde mümkün
Ne zaman ki öz-sevgiyi bulur ve kaynağa tamamen bağlanmış hisseder, tüm yalan programdan arınır, korku, travma ve bize ait olmayan davranışlardan kurtulursak frekansımızı kendi doğal haline yükseltmiş oluyoruz. Bu bizim orijinal ikiz titreşimimiz. Bu saf bilgelik ve merhamettir. Saf ilahi sevgidir. Bu aşamaya ulaştığımızda Yeni Dünya’ya yükselmiş oluruz. Artık kendi halimizle bir bütünüzdür ve mutluyuzdur. Artık mutlu olmak için kimseye ihtiyacımız olmadığı gibi, kendimiz ve dolayısıyla Tanrı için o kadar çok sevgi taşıyoruzdur ki tek istediğimiz bunu diğerleriyle paylaşmaktır. Tüm ilüzyonu içerden gördüğümüzden dualite/kutupluluk çökmeye, her şeydeki iyiyi, güzeli ve ilahi kusursuzluğu görmeye başlarız. Tamamen özgürleşmiş ve matriksten çıkmış, gerçek realiteye uyanmışızdır. Artık ışık işimizi de kolaylıkla yapar hale geliriz ve enerji dönüştürme de doğal bir olguya dönüşür. Kendimizi serbest bırakıp gerektiğinde ağlamak eğlendiğimizdeki kahkahadan, dans etmekten ve şarkı söylemekten farksızdır. Ruh ikizinin ne kadar güzel bir hediye olduğunu, bize gümüş tepside sunulmuş şükran duymamız gereken bir bağlantı olduğunu anlarız. Kolaylıkla bir şeyleri hayata geçiririz. Tamamen teslim halinde, evrensel akışa uyum içinde ve bu yaşamdaki bir kavuşma olması gerektiğine dair beklentimizi de aşmış haldeyizdir; çünkü zaman da artık eski anlamını yitirmiştir. İşte bu tam anlamıyla kapıların açıldığı, ve en beklemediğiniz, artık bıraktığınız anda ruh ikizinizin sizle birlikte olmak üzere geldiği o andır. Artık bileşik misyonunuzda insanlığa birlikte hizmet edebilirsiniz.